6 Kasım 2016 Pazar

Trump kimdir ???

                Çok çalıştı, fakirdi, evde içecek temiz suyu ve bir lokma ekmeği bulamadığı zamanlar oldu. Çoğu zaman evi bile olmadı, sokaklarda yattı. Kağıt topladı çöplerden sattı. Şimdi ise; New York’a tepeden bakan ofisine gelenlere Donald Trump; “o küçümsediğin genç ve gururlu adam vardı ya...” diye başlayan cümleleri kuruyor.

Şaka şaka.

Babası da çok zengindi, o da zenginliğine girişimci zekası ile daha da çoğunu ekledi. Çok zengin ve bu zenginliğini de her yerde görgüsüzce dinleyenlerin gözüne sokarcasına anlatıyor. Öyle ki kendisine milyoner diyene “ben milyarderim..!” diyerek dava açıyor.

Doğrusu ABD Başkanlık seçimleri öncesinde Trump’ı; garip saç modeli ve kalın iri kaşları ile tanıdığımız güzel eski karısına 15 milyon dolar vererek boşanan multi zengin bir Amerikalı olarak biliyorduk. Bir de ekranlarda “The Apprentice (Çırak)” progrmından hatırlıyoruz. Program daha başlarken Trump’ın göz kamaştırıcı servetini ifşa ile başlıyordu. Lüks evi, kocaman bir özel yolcu uçağı, en lüksünden spor arabalar üzerinden zenginliğini anlatışıyla. Bir de yarışmada kaybedenlere “Do you know what? You’re fired..!” sözlerini zevk alarak söylediğini hatırlıyoruz.

Şimdi bu zengin ve zenginliğini de kendi girişimci başarıları ile gerçekleştirmiş Trump, ABD Başkanlığı için Cumhuriyetçi partiden aday. Lafını sakınmadan, politikanın kıvrak dilinden uzak şekilde söyleyen bu adam pek çoklarına 1. Dünya savaşı sonrası birahanelerde konuşan kısa boylu eski bir onbaşı olan askeri ve onun dünyaya yaptıklarını hatırlatıyor. “Kim ola ki o asker?” diye sormazsınız umarım.

Müslümanları ve Meksikalıları ülkeye sokmamaktan bahseden, ırkçı söylemleri çekinmeden dile getiren bu adamın ABD’nin en büyük iki partisinden birinde aday olarak seçimlere girmesi tüm dünyada şok etkisi yarattı. ABD Başkanı Obama bile Cumhuriyetçilere “aday olarak atadığınız bu adamı adaylıktan çekin” dedi.

Bu yazıda Trump’ın seçilmesinin piyasalara etkisine değinmeyeceğim. Amacım Donald Trump’ı biraz olsun tanımanıza yardımcı olmak.

14 Haziran 1946’da New York’da doğmuş. Adam göstermiyor ama tam 70 yaşında. Aslen Alman kökenli bir baba ve İskoç kökenli bir anneden oluşan bir aileden geliyor. Almanya’dan göçen büyük babası Fredrich Drumpf soyadını Trump olarak değiştirince (muhtemelen Alman olduğu savaş yıllarında anlaşılmasın diyedir) ailenin soyadı Trump olmuş. Donald Trump’ın babası Fred Trump’da 1927’de Ku Klux Kaln protestocusu olmuş. Yani müslümanlara ve Meksikalılara olan kini belli ki aileden geliyor. Babası da siyahilere aynı kini gütmüş. Tam bir WASP (White Anglo Sakson Protestan) aile...

Tembel ve şımarık bir öğrenci olduğundan babası onu 60’lı yılların başında okuldan alıp askeri akademiye vermiş. Şımarık çocuğu adam etme yöntemi disiplin okuluna göndermek diye düşünmüş ailesi belli ki. Askeri akademi sonrası Pensilvanya’daki Wharton Enstitü’de İşletme Bilimleri Eğitimi gördü. Bu okulun Warren Buffet gibi zenginlerin, Amerika’nın önemli CEO’larının mezun olduğu prestijli bir okul olduğunu eklemek isterim.

Aile zengin, çevre gayet elit olunca topuk dikeni rahatsızlığı bahanesiyle Vietnam savaşından da muaf olmuş Donald Trump.

Bu arada babasının tek ve iki ailelik ev inşası ile uğraşan şirketinde bir süre çalıştı. Sonra babasının işlerini devralınca adını The Trump Organization olarak değiştirdi. İlk çıkışını da New York şehrinin yeniden yapılanması sırasında yaptığı gökdelen ile duyuruyor. Sonrasında kompleks eğlence merkezleri, lüks emlak işinden büyük paralar kazanıyor. İyi bir girişimci olarak da işlerini büyütüyor, güzellik yarışmalarından gazino işletmelerine, güreş turnuvalarından medyaya uzanan birçok işi holdingde topluyor. İnşa ettiği herşeye Trump adını koymadan duramıyor. Trump tower, Trump Hotel gibi.

Clinton ile vergi konusundaki bir tartışmasında Clinton Trump’ın vergi ödemediğini söyleyince Trump; “bu beni zeki yapar.!” diyebilecek kadar da patavatsız. Ona göre bu patavatsızlık değil. Trump bu tavrını “dile getirilemeyeni dillendirme” ve “lafı direkt söyleme” olarak ifade ediyor.

Uzun lafın kısası, ülkeyi izolasyon politikasına sokmak taahhüdünde olan, Clinton için Rusya’yı devereye girme konusunda ülke iç işlerine katan bir WASP emin adımlarla değil ama paldır küldür Amerikan Başkanlığı koltuğuna ilerliyor. Bakalım önümüzdeki hafta seçimlerde neler olacak ve eğer Trump kazanırsa dünya nasıl bir dünya olacak...

Dr. Nuri SEVGEN

Hiç yorum yok: